EMEK ve DAYANIŞMA GÜNÜ KUTLU OLSUN

28 Nisan 2017

Emperyalizm ve kapitalizm son iki yüzyıldır tüm dünyayı çepeçevre sarmış, bunun sonucu küresel sömürü düzeni adaletsizlik, yoksulluk ve savaşlarla insani değerler bitme noktasına gelmiştir. Modernleşme adıyla ortaya çıkan bireyselcilik, insanlığı dayanışma ruhundan kopartarak, rekabetçi bir dünyanın karanlığı içine sürüklemiştir.

En kanlı savaşları, kitlesel katliamları gerçekleştiren emperyalistler, çağdaş kölelik ve küresel sefaleti, insanlığın ortak kaderi haline getirdiler. Bu gidiş insani değerlere karşı savaş açan küresel sömürü düzeninin sahipleri ile alın terinin hakkını arayan çalışanlar arasında büyük bir mücadeleye dönüştü.

Sömürülmeye, emeğin değersizleştirilmesine örgütlü direnişle karşı durulabileceği inancıyla hareket eden çalışanlar, 1 Mayıs 1886 tarihinde Şikago’da sendikalar öncülüğünde günlük 12 saati aşan çalışma anlayışı yerine günlük 8 saat çalışma talebiyle direnişe başladılar.

Uzun süren mücadeleler sonucu birçok ülkede günlük 8 saat çalışma talebinin kabul gördüğü direnişin başlangıç günü olan 1 Mayıs, zamanla işçilerin birlik ve dayanışma günü olarak bayram niteliği kazandı.

Ülkemizde 1 Mayıs, Emek ve Dayanışma Günü olarak 2008 yılında resmi bayram, 2009 yılında ise resmi tatil ilan edildi. Bu günün ülkemizde ve dünyada gerçek anlamda bayram olabilmesi için emeğin hak ettiği değere kavuşması gerekmektedir. Oysa günümüzde de tüm dünyada ve ülkemizde emeği ile geçinenler sömürülmeye devam ediyor.

Gelir dağlımı adaletsizliği ve işsizlik başta olmak üzere ekonomik ve sosyal problemlerin her geçen gün daha da büyüyor. İşsizlik, yoksulluk, güvencesiz çalıştırma başta olmak üzere emek karşıtı politikalarla, çalışanlar mağdur ediliyor.

            Emeği, alın teri yanında Türkiye’nin bağımsızlığı ve aydınlık geleceği adına her zaman ve zeminde mücadeleye devam eden, 15 Temmuz Alçak Darbe Girişiminde olduğu gibi ülkesi için canını ortaya koymaktan geri durmayan biz çalışanlar, ülkemizi idare edenlerden sadece insan onuruna yaraşır yaşama ve çalışma koşulları talep ediyoruz.

Siyasi iradenin sesimize kulak verip aşağıdaki taleplerimizi biran önce hayata geçirmesini istiyoruz:

 –Çalışanlar için yapılan yasal düzenlemeler sendikaların talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmelidir.

 — İş cinayeti haline gelen iş kazaları önlenmeli, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri artırılmalı, gerekli denetim yapılmalıdır.

 — Türkiye’de her 10 işçiden sadece 1’i sendikalı. Sendikalaşma oranının yüzde 100’e çıkarılması için sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

 –Kıdem Tazminat Fonu, bölgesel asgari ücret, özel istihdam büroları ve esnek çalışma modelleri öngören düzenlemeler ile çalışanların hak kayıplarına izin verilmemelidir.

 –Taşeron uygulamasına hemen son verilerek, bu şekilde çalışan bütün emekçiler kamuda kadrolu işçi olarak istihdam edilmelidir.

 –Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde çalışanlara insanca bir yaşam sunacak artış yapılmalıdır.

 –Çalışanlar ağır vergi yükünden kurtarılarak, Ocak ayında alınan maaşlarının Aralık ayında da aynı oranda alınması sağlanmalıdır.

 –Ağırlıklı olarak dar ve sabit gelirli kesimlerin tükettiği zorunlu temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.

 –Teşvik paketleri ve münferit desteklerle sermaye rahatlatılırken, uygulayacak ücret politikaları ile çalışanlar da rahatlatmalıdır.

 –Ucuz ve niteliksiz işgücü yaygınlaştırılmamalıdır.

 — İşsizlik Fonu’nda biriken para Fonun oluşturulma amaçları doğrultusunda kullanılmalı. İşsizlik sigortası kapsamında olan işçilerin fondan yararlanma koşulları geliştirilmelidir. Bu çerçevede işçinin Fona ulaşımı kolaylaştırılmalı, Fondan yararlandırılma süresi ve miktarı artırılmalıdır.

 –Toplumsal barış ve huzurun sağlanması için terör olayları önlenerek, uzlaşma, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi için çaba gösterilmelidir. 

 –Kayıt dışı ekonomi, kayıt altına alınmalıdır.

 –Ekonomiyi zayıf kılan özelleştirme uygulamaları durdurulmalıdır.

 –Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi kamusal harcamalar sosyal devlet anlayışına uygun hale getirilmelidir.

 Unutmamalıdır ki, Türkiye, emeği ile geçinen milyonların ülkesidir. Çalışanların mutlu olmadığı bir ülkede gelişmeden, sosyal barıştan söz etmek mümkün değildir.

 Bu duygu ve düşüncelerle başta üyelerimiz olmak üzere tüm çalışanların ve milletimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.        

Türk Harb-İş Sendikası

Genel Yönetim Kurulu