15 Şubat 2013
“Çağdaş kölelik” tanımını hak eden çalışma koşulları ile taşeron işçiliği çalışma hayatında asli istihdam türü olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye’nin çalışma hayatı içinde yer aldığı süre içinde Taşeron işçiliği; örgütsüz ve güvencesiz çalışma düzeni,
Taşeron; çalışanın emeği üzerinden çalışmadan para kazanan kişi,
Taşeron işçisi; her gün işsiz kalma korkusu ile sefalet ücretine boyun eğen emekçi olarak varlığını sürdürdü.
2002 yılında 387 bin 118 taşeron işçi çalıştırılan ülkemizde, bu rakam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre 2012 yılında kamuda 585 bin 788 kişi özelde ise 419 bin 466 olmak üzere toplamda 1 milyon 5 bin 254 kişiye çıktı.
Alt işveren kavramıyla 4857 Sayılı İş Kanunu ve 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşme Kanunu’nda tanımlanan taşeronluk sistemi, adeta çalışma hayatının kanserli hücresi haline dönüştü.
Bu günlerde Hükümetin taşeron çalışanların çalışma koşullarını iyileştirme adına verdikleri mesajlar da, sömürü sisteminin açtığı sosyal yaranın ciddiyetini ortaya koyuyor.
Ancak Hükümetin sistemi ortadan kaldırma niyetinin olmadığı, bir takım palyatif tedbirlerle taşeron sistemini yaşatma eğiliminde olduğu görülüyor.
Taşeron işçiliğinde kamu lider
Son 10 yılda kamu hizmetlerini taşeron firmalara ihale eden devlet, bu şekilde yarım milyonu aşan insan çalıştırıyor. Türk-İş’in verilerine göre 1000 lirayı aşan açlık sınırına rağmen taşeron işçi, ancak 773 lira olan asgari ücret alıyor. Taşeron işçisi, kadrolu işçilerin zaman içinde sendikal mücadele ile elde ettiği ekonomik ve sosyal haklardan mahrum çalışıyor. Kamuda aynı işi yaptığı halde aynı ücreti alamayan, işinin geleceği taşeronun iki dudağı arasında olan işçilik dönemi kamuda hakim kılınmak isteniyor.
Kamuda çalışan taşeron işçi sayısı:
Sağlık: 16 bin 184
Temizlik: 471 bin 442
Güvenlik: 117 bin 541
Dağıtım: 34 bin 621
Toplam: 585 bin 788
Özel sektörde taşeron işçi sayısı:
Ulaştırma: 10 bin 347
Madencilik: 12 bin 606
İmalat: 63 bin 849
İnşaat: 318 bin 087
Toplama: 419 bin 466
özel güvenlik
6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ile Türk Harb-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu işkoluna dahil edilen özel güvenlik çalışanlarının tamamı taşeron firmalar kanalıyla istihdam ediliyor. Yaptıkları işin gereği canlarını ortaya koyarak çalışan özel güvenlikçiler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve örgütlenme imkanına kavuşmak için biran önce taşeron sorununun çözüme kavuşturulmasını bekliyor.
Türkiye’de özel güvenlikçi sayısı
Sertifikalı özel güvenlikçi: 886 bin
Özel güvenlik kimlik kartına sahip-604 bin
Kamu ve özelde görev yapan özel güvenlikçi: 217 bin
Peki taşeron işçiliği neden yaşatılıyor?
Örgütsüz ve ucuz işgücünü yaygınlaştırmak.
Yılların birikimi olan sendikal kazanımları ortadan kaldırmak
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden;
Madde 23
1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.
3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.
Anayasa Mahkemesinin sosyal devlet yorumu (1):
“Sosyal devlet; ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli şekilde düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadı ve mali tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir.”
Anayasa Mahkemesi Sosyal Devlet yorumu (2):
“Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Çağdaş devlet anlayışı, sosyal hukuk devletinin, tüm kurumlarıyla Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun biçimde kurulmasını gerekli kılar. Hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir.(…) Anayasa’nın Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verdiği sosyal hukuk devletinin dayanaklarından birini oluşturan sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esas ve ilkeler uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyi sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkelerinin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması gerekir.”
Tek Çözüm KADRO
Hükümet, taşeron uygulamasına çözüm getirmek için yıllardır taahhütte bulunuyor. 2011 yılında taşeron sorununa çözüm arayışı kapsamında sendikalarla bir araya gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 2012 yılında da Türkiye’de taşeron uygulaması ile ilgili bir rapor hazırlattığını, bu raporda, Dünyada ve Türkiye’de alt işveren uygulamalarının incelendiği açıklamıştı.
Ancak tespit edilen sorunlara köklü çözüm sağlayacak hiçbir karar ortaya konulamadı. Sendikaların bu konudaki uyarıları dikkate alınmadı. Oysa ülkemizdeki taşeron uygulamaları, adil ve eşit çalışma koşullarını teminat altına alan evrensel hükümleri hiçe sayıyor.
Çözüm bellidir;
Emeği sefalete mahkum eden, emek üzerinden haksız kazanç sağlayan sistem sona ermeli ve işçiler kadroya geçirilmeli
Ne kadar ötelenecek…
Savunma ve güvenlikte yüz binlerin sesi olan Türk Harb-İş Sendikası, adil vergi talebimizdeki kararlılığını taşeron işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi noktasında da gösterecektir.
Türk Harb-İş Sendikası, bugüne kadar güvencesiz çalıştırma nedeniyle mağdur olan tüm çalışanların yanında olmuş bundan sonrada olmaya
devam edecektir.
Türk Harb-İş Sendikası, Zonguldak Kozlu’da yaşanan iş cinayetleri sonrası yapılan ‘Emeğe saygı ‘ mitingi ve Yargıtay kararına rağmen kadroya alınmayan 7 bin karayolları işçisine destek için meydanlara inmiştir. Bundan sonrada taşeron sorununun çözümü için bu alanda mücadele verenlerin destekçisi olmaya devam edecektir.
Türk Harb-İş Sendikası, Hükümetin kıdem tazminatı, esnek çalışma, bölgesel asgari ücret ve özel istihdam büroları gibi bir takım uygulamalarla çalışanın haklarını gasp etme girişimlerine asla boyun eğmeyecektir.
Taşeron demek; güvencesiz çalıştırma kısaca ölüm demek
Adana Kozan’da 24 Şubat 2012 tarihinde 10 işçinin sel sularında hayatını kaybetmesi,
11 Mart 2012 tarihinde İstanbul Esenyurt’da 11 işçinin yanarak ölmesi, Zonguldak Kozlu’da 8 maden işçisinin patlamayla ölümü,
3 Nisan 2012 tarihinde Erzurum Karasu Barajı’nda 5 TEDAŞ işçisinin boğulması…..
Taşeron demek işsizlik demek:
Her yıl iş akdi feshinden dolayı binlerce taşeron işçisi işsiz kalmakta… 2013 yılının ilk günlerinde bir çok taşeron işçi işsiz kaldı….
31 Aralık 2012 tarihinde Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi’nde 68 taşeron işçinin iş akdi feshedildi.
1 Ocak 2013 tarihinde İzmir Konak Doğum Hastanesi’nde 63 taşeron işçi işten çıkartıldı.
29 Aralık 2012 tarihinde Milas Bodrum Havalimanı’nda görev yapan 180 güvenlik görevlisinden 80’inin işine son verildi. İş akdi feshi Milas Belediyesi kura çekimi yaparak iş akdi feshini gerçekleştirdi.
Taşeron demek Köle gibi çalışma demek
4857 sayılı İş Kanunu günlük 8 saat çalışma kurula getirse de taşeron işçisinde bu bazen 12 saate bazen de 16 saat çıkabiliyor.
Taşeron demek yıllık izin yok demek
Yılda en fazla 11 ay çalıştırılıp yıllık izin kullanmasına izin verilmez.
Taşeron demek sefalet ücreti demek
Açlık sırını 1000 liranın üzerinde olmasına rağmen taşeron işçisine en fazla asgari ücret olan 773 lira ödenir.
Taşeron demek maaşın ne zaman alınacağını bilmemek demek
Örgütsüz çalışma demek
Taşeron demek sigortasız çalıştırma demek
Taşeron demek kıdem tazminatı olmaması demek