2011’in kötü hatıralarının yaşanmadığı bir yıl diliyoruz

30 Aralık 2011

Türk Harb-İş Genel Başkanı Bayram Bozal, Merkez Yönetim Kurulu adına yayınladığı yeni yıl mesajında Türkiye’nin demokrasi, sosyal adalet ve sosyal barış temelinde yükselmesi dileğinde bulundu.

 

Genel Başkan Bayram Bozal’ın yeni yıl mesajı şöyle:
2011 yılı, ekonomik ve siyasal krizlerin, sosyal patlamaların ve halk isyanlarının, küresel boyutta sıklaştığı ve derinleştiği bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Dünya kaynaklarını ve insanlık değerlerini tüketen kapitalist üretim kültürünün mimarları, işsizlik, açlık ve yoksulluk gibi küresel boyutlu sorunlar karşısında çaresiz kalmıştır. Yaşanan sosyal travmalar, artık sadece üçüncü dünya ülkelerini değil, sorunların müsebbibi sömürgeci Batı ülkelerini de tehdit etmeye başlamıştır.
 
Uluslar arası kaynaklı resmi raporlara göre, dünya nüfusunun yarısı günde 2,5 dolarla yaşamak zorunda kalıyor. Önümüzdeki üç yılda günlük geliri 1.25 doların altında olan insan sayısının 1 milyarı aşacağı öngörülmektedir.
Küresel ölçekte gelir dağılımı çarpıklığı ise geçen yıllara göre 2011 yılında daha da büyümüştür.
 
Türkiye açısından da 2011 yılı, başta işçi hareketi olmak üzere, geniş toplum kesimlerinin beklentilerinin sonuçsuz kaldığı bir yıl olarak hafızalara kazınmıştır. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal problemlerinin müzmin mağdurları olan işçiler ile çalışma hayatının diğer aktörleri, yeni yıla, geçmiş yıllarda olduğu gibi, daha da ağırlaştırılmış vergiler ve başta sağlık harcamaları olmak üzere temel ihtiyaçlara yapılan zamların yorgunluğu ile girmektedir. Milletin vekillerine gece yarısı yapılan kıyağın ertesinde milyonlarca asgari ücretli aldığı komik zamla açlık sınırının altında yaşamaya devam et denilmiştir.
 
Kamu işçilerinin toplu sözleşme müzakereleri ise, toplu sözleşme masasını etkisizleştiren Hükümet ve işveren yaklaşımlarına sahne olmuştur. Toplu sözleşmeler darbe ürünü ve iktidar yanlısı Yüksek Hakem Kurulu kararlarıyla sonuçlandırılması teamül haline getirilmeye çalışılmaktadır.
 
Hükümet; ne yazık ki, toplu sözleşme masasının saygınlığını ortadan kaldırmaya dönük antidemokratik yaklaşımları teşvik eden bir eğilim ortaya koymuş, bu nedenle kamu işçileri açısından toplu iş sözleşmeleri hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır.
 
Başbakan, Türk-İş’in 20. Olağan Genel Kurulu’na katılarak, sendikal hareketin ve örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırma sözü vermiş, ancak geçen zaman zarfında devlet; örgütsüz, güvencesiz ve kuralsız işçi çalıştıran en büyük kurum haline getirilmiştir.
 
Kamu işyerlerinde taşeron işçiliği asli istihdam türüne dönüştürülmüştür. Askeri işyerlerinde işçilerin yapması gereken işler için, memur ve uzmanlar istihdam edilmektedir.
 
Türk Harb-İş Sendikası’nın, yılın son günlerinde, işyerlerinde başlattığı, Türk-İş Genel Kurulu ile sürdürdüğü “ücretler üzerindeki ağır vergi yükünün kaldırılması imza kampanyası gündeme oturmuştur. Savunma işçileri, taleplerini “Yunanistan’a döneriz” tehdidiyle kulak ardı eden Hükümetin peşini bırakmayacak ve Türkiye’deki “çok kazanandan az, az kazanandan çok vergi” çarpıklığıyla mücadele edecektir.
 
Geride kalan bir yılda Türkiye’de deprem ve terör gerçeği en acı yüzüyle ülke insanımızı yasa boğmuştur. Milletimizin yüreğini dağlayan Van depremi, geçmiş depremlerde olduğu gibi bizleri yine hazırlıksız yakaladı. Deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırladık. Bundan 12 yıl önce yüzyılın felaketinde binlerce vatandaşımızla birlikte, 137 ciğerparemizi kaybetmiştik. Van depremi ile onların acısını bir kez daha yaşadık. Depremin değil, ihmalin faturasını ödeyen bir millet olmak bizler için ne kadar üzücü ise, depremin yaralarını sarma konusundaki dünyada eşi olmayan kadirşinaslığımız da o derece gurur vericidir.
 
Terör gerçeği de geride bıraktığımız yılın önemli sorunlarından birisi olarak varlığını hissettirmiştir. 30 yıldır şer güçlerin maşası olarak ülkemizin başına bela olan hain terör örgütünün, kahpece pusularında şehit düşen evlatlarımızın acısı, yüreğimizi yakmıştır. Ancak yaşadığımız bu acı, ümitsizliği değil, millet olarak teröre karşı mücadele kararlılığımızı daha da güçlendirmiştir. Güvenlik güçlerimi terörün kökünü kazımak amacıyla yürüttükleri başarılı operasyonlar yüreğimizi kabartmakta, acımızı hafifletmektedir.
 
İnşallah, devletimiz ve milletimizin kararlı duruşu, Türkiye’yi, terörün izlerinin silindiği, ülke insanının kardeşçe ve millet olma şuuru içinde yaşayacağı günlere ulaştıracaktır.
Bu vesile ile Vatan Şairi Mehmet Akif Ersoy’un;
“Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber” diyerek hakkını teslim ettiği şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Yeni yıla girerken, şehit ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyor, Gazilerimizi de saygıyla anıyoruz.
 

Bu duygu ve düşüncelerle, 2011 yılının akılda kalan kötü hatıralarının yaşanmadığı, emeğin, alın terinin değer gördüğü, adalet ve barış ikliminin hakim olduğu, terör ve doğal felaketlerin olmadığı, sağlıklı ve huzurlu bir yıl diliyorum.